Aslında hepimizin sahip olduğu bir kavram bionenerji. Sadece bunu kullanmayı başarabilenler fark yaratıyor. Evrendeki her şeyin sonsuz bir enerjisi vadır, her kütlenin her maddenin yaydığı bu enerji hepimizin bedenleri tarafından farklı algılanmakta.
“Einstein, bilgelerin binlerce yıldır öğrettiklerini fizikle gösterdi ki: Maddi dünyamızdaki her şey – canlı ya da cansız – enerjiden meydana gelmiştir ve her şey enerji yayar… Ve sözlerini şöyle bitirdi : Evrenin sürekli gelişen, dinamik doğası ancak başka bir boyuttaki daha üstün bir rehber zekanın çalışması olarak anlaşılabilir.”
Bedenimiz farklı hızlarda oluşan kozmik enerji vibrasyonuna sahiptir. Fiziki bedenimiz, duygularımız düşüncelerimiz, ruhani merkezimizde (tepe çakrası), tüm titreşimlerle , belirli frekansta ve değişken hızda kesintisiz devam eder. Bu değişken titreşimler pulsasyon’u bedende alan yaratır, onların yarattığı bu olgular aura’larımızı ve enerji alanlarımızı oluşturur. Aura bilgi merkezidir ve son derece alıngan bir sistemdir, iç mesajları ve yaradılış ortamından gelen dış mesajları alır kabul eder.
Her enerji katmanı farklı görünür ve kendi bireysel işlevi vardır. Bu katmanlar fiziki bedenimiz ile, ayrıca birbirleri ile kesintisiz olarak iletişim halindedir. Bu alanları dokunarak hissedebilirsiniz. Fiziki bedenimizi ellerimizle taradığımız zaman hislerimiz farklı algılar yaratır.
İnsan vücudunda olan bu enerji alanlarının çeşitli sebeplerle bozulmasıyla hastalıklar baş göstermeye başlar. Bunun nedeni vücudumuzda biriken negatif enerji blokajlarıdır. Çakralarımız bu blokajlarla kapanır ve çeşitli sıkıntılara sebep olabilir. Enerji dengemiz çakralarımızın kapanmasıyla bozulmuş olur…
Bioenerji yardımıyla , vücudumuzun enerji dengesi sağlanarak şifa bulmak mümkün olabilmektedir.
20. Yüzyıl gelişen teknoloji ile birlikte, tıbbın insana bir makine gibi yaklaştığı ve neresi ağrıyorsa orasının tedavi edilmesi gerektiğini savunan bir dönem olmuştur. Daha sonra devreye giren ilaç piyasası ile bu yaklaşımı kuvvetlendirmiştir. Bu arada bedenin sahip olduğu normal denge durumu unutulmuş hastalıkların hep dış kaynaklı olduğu ve dıştan çözümlenebileceği fikri giderek yaygınlaşmıştır. Bunun sonucunda da ne yazık ki bazı hastalıklarda sadece şikayetler geriletilebilmiş ,tam şifa sağlanamaz hale gelinmiştir.
Geleneksel Tamamlayıcı Tıbbın en önemli özelliği insan bedenine bir bütün olarak bakmasıdır. Vücutta hastalanan bir hücre dahi olsa tüm bedeni etkileyebilir. Amacı sadece hastalıkları geçirmek değil aynı zamanda kişinin hastalanmasını da önlemektir.
Eğer insan bedeninin tüm sistemleri uyum içinde çalışıyorsa tam anlamıyla sağlıklı olmaktan söz edilebilir. Sistem, herhangi bir aşamasında bozulursa , bu tüm vücudu etkiyecek ve dengeyi bozacaktır. İşte var olması gereken bu denge durumuna homeostasis denmektedir.
Her ne kadar modern tıp ve tamamlayıcı tıp birlikte çalışan ve destekleyici sistemler olsa da ilaçların fazla kullanımı insan bedenindeki dengeyi bozmuştur. Günümüzde ilaç tedavisi bir yandan hastalıkları tedavi etmek amacıyla verilirken diğer yandan yan etkileri nedeniyle sistemi daha da bozar hale gelmiştir. Bu ilaçların vücuttan atılması ise başlı başına bir sorun olmaktadır.
Bioenerji de amaç, vücudun iç dinamiklerini harekete geçirerek, enerji dengemizi sağlamak , mevcut enerjimizi pozitif enerjiye dönüştürmekle ruhsal ve fiziksel iyileşme sağlamaktır.